Bazen geç kalınır...
Zamanında kalkan otobüse, uçağa, trene, vapura... Çünkü zamanla yapılan o tek taraflı anlaşmalar yalnızca seni bağlar. Zaman için değişen bir şey olmaz, o kendi halinde akmaya devam eder.
Zamana ayak uydurmaya çalışırken tökezleyip yıkılırsın. Ayağa kalkıp kendini toplamak için yine o akmaya devam eden zamandan bir parça gerekir. Zaman bu gibi durumlarda cimrileşir. Daralır... Bir an önce ayağa kalkıp onunla birlikte yürümek istersin ancak cimriliği tutan zaman buna engel olmaya çalışır. Daha fazla zaman, daha fazla enerji gerektirir. Bu enerjiye "kararlılık" diye bir isim verilmiş. Her insanda bulunmaz...
Kararlılık, kendini tanımaktır. Yapabileceklerini ve yapamayacaklarını çok iyi bilmektir. Tabi bunun yanında zamanla yapılan anlaşmaları düzgün yapabilmek ve bu anlaşmalara harfiyen uymaktır kararlılık.
Zamanla yarışılır mı? Yarışılmaz mı? sorusunun iki cevabı vardır. Bazen zamanda ona yetişebilmek öyle sıçrayışlar yapılır ki, gelecek zaman göze görünebilir. İşte bu durumlarda zamanla yarışta onu geçmiş olabilir insan. Ancak er ya da geç zaman insanı geçecektir.