Rize'ye yolumuz düşünce, yolu uzatarak, yolda geçtiğimiz şehirlerde en tanınmış bölgelere gitme kararı verdik. Bu yolculuktaki ilk durağımız Çorum'da bulunan Alacahöyük açık hava müzesiydi. Alana girişte bulunan park yerlerinden birisine park edip, ilk önce Hitit kalesinin merkezî binasının bulunduğu yeri gezdik. Bu alana ilk girişte yukarıdaki bir hayli yıpranmış olan aslan heykeli sizi karşılıyor.

Biraz ilerlediğinizde temelleri hâlâ belli olan, onlarca odadan oluşan yapının bulunduğu yere varıyorsunuz. Bu alanda insan emeğinin nelere kadir olduğunu bir daha anlıyorsunuz.

Yüzyıllar öncesinde inşa edilmiş devasa bir yapının temellerini gezerken, bir zamanlar bu merdivenlerden acaba kimler çıktı-indi diye aklınızdan geçiriyorsunuz. Koskoca bir imparatorluğun merkezindesiniz ve o imparatorluğun yerinde tam anlamıyla yeller esiyor...
Bu alanda karşılaştığım granitin içine oyulmuş delikler çok ilgimi çekti. Günümüz aletleriyle bile bu tür deliklerin saf kayaya açılması çok güç olmasına rağmen, o dönemlerde bunu nasıl yaptıklarını kendinize sormadan edemiyorsunuz.

Derken gözünüze devasa küpler takılıyor, belli bir düzen içinde sıralanmış ambar, su, yağ veya şarap gibi şeylerin saklandığı küpler... Küplerin az ilerisinde gördüğünüz surlar sonradan aslına uygun olarak inşa edilerek bir nevi canlandırma yapılmış.
Küplerin büyüklüklerini, nasıl bu denli büyük küplerin yapıldığını, pişirildiğini anlamaya çalışıyorsunuz. Küplerin beş yüz ile bir tonluk sıvı alabildiklerini sonradan öğrendim. Bu alanda bulunan kayalar bile çok büyük. Bu da zamanında ne tür bir emekle burasının oluşturulduğunu kanıtlar nitelikte.

Sonradan aslına uygun olarak yapılan Hitit Surları
Surlarla çevrilmiş bu alanın ortasında diyebileceğimiz bir yerde, çok büyük bir kayalık bulunuyor. Söylenenlere göre bu kayalıkların üzerinde kraliyet ailesi üyelerinin kaldığı yapı varmış.
Biz alanda dolaşırken, arkeologların hâlâ kazı çalışmalarına devam ettiklerini gördük. Hava çok sıcaktı. Belki de sıcaktan olacak çevrede kuşlardan eser yoktu.
Bu gördüğünüz resimdeki kapının adı kral kapısı. Kral kaleye girişini bu kapıdan yaparmış. Buradaki işçilik çok değerli! Kayalar sanki birbirine geçmiş durumda, sanki lav iken bir torbaya doldurulmuş sonra üst üste konularak soğumaları beklenmiş gibi bir izlenim doğuyor içinizde. Kayaların üzerinde silik kabartmalar bulunuyor. Bir zamanlar bu geçitte kapı olduğu da menteşe mekanizmasından belli oluyor. Kim bilir bu kapıdan nice krallar atlarının üzerinde ihtişamlı bir biçimde kalelerine giriş yaptı? Kim bilir önünde nice milletler eğildi bu kralın?
Duvar Ustalığı
Uzun uzun anlatıp, sizlerin de şevkini kırmak istemiyorum o yüzden anlatmaya birkaç fotoğraf ekleyerek son veriyorum.
Hitit Yazıtları

Alana girişlerden bir diğeri bu heykellerin asılları Çorum Alacahöyük Müzesi